GEÇMİŞE ÖZLEM…

Eyüp Koçak

Geçtiğimiz günlerde sizler kadar değerli birkaç dostla sohbet etme fırsatını elde ettim. Uzun süredir böylesi kaliteli bir ortamda bulunmamıştım. Bir araya gelmek, geçmişi yad etmek, çocukluk günlerimizden kalan masum anıları hafızlarımızda canlandırmak bana çok iyi geldi. 

Tabi sohbet sohbeti açtı.

Popüler ifadeyle Eski Türkiye ile yeni Türkiye’yi konuştuk. Sohbet ilerledikçe hepimizi bir hüzün kapladı. Eski Türkiye’nin çocukluk yaşantısı ile bugünü kıyasladığımızda, o dönem bizi biz yapan pek çok değerin ortadan kaybolmuş olması, geçmişe özlem duygumuzu artırdı.

O günlerdeki samimiyet, dostluk, komşuluk ilişkilerinin pek çoğuna artık sahip değiliz. Bugün maalesef geçmişte yaşadığımız, karakterimizin oluşumuna olumlu katkı sağlayan pek çok davranışlardan uzağız. Uzak olmak bir kenara dursun o dönemin masumiyetini bugün aptallıkla kıyaslayanlar var. Çocukluk dönemimizin masumiyeti, o dönemlerde yasadığımız deneyimler meğer ne kadar kıymetliymiş de farkında değilmişiz.

Elbette zaman geçtikçe dünya değişiyor. Teknolojinin hızlı gelişimi, iletişim araçlarımızdaki dönüşüm, toplumda değer gören davranışlardaki kaymalar, bugün geçmişe özlem duymamızın başlıca sebepleri…

Çocukluğumuzun geçtiği zamanlarda aile ve toplum temelinde sağlam değerler sistemi vardı. O günün şartlarında çocukken beğenmediğimiz, burun kıvırdığımız pek çok değere bugün hasretiz.

 Elbette geçmiş herkeste farklı izler bırakır. Geçmişin iyi ya da kötü oluşu kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir.  Bana göre geçmişte empati, saygı, sadakat gibi değerler ön plandaydı. 

İnsanlar geçmişte birbirlerinin duygularını daha iyi anlıyordu. İnsana, çevreye saygı, tolerans gösterme yeteneğimiz yüksekti. Çocuk yaşta olmamıza rağmen geçmişin çocuklarında kendi yolunu çizebilme, verilen sorumlulukları yerine getirme yeteneği vardı. Başkalarını kandırmamanın, dürüstlüğün bir ilke olarak kabul edildiği geçmişte, yardımseverlik, kendini geliştirme arzusu, sürekli öğrenme ve kişisel büyüme anlayışı vardı.

Bugün ne var?

Tiktok’ta meme açan, olur olmaz yerlerde uygunsuz dans eden, yatak odası gibi mahrem yerleri sorumsuzca sergileyen, çocukların bilgisayar ve oyunlarla oyalandığı, tek amacı para kazanmak ve bu parayı tüketmek olan tuhaf bir insan topluluğu oluştu. Yardımseverliğin aptallık olarak görüldüğü, kötü olduğunu sandığımız zamanlarda bile görmediğimiz fırsatçılık ve açgözlülük ile karşı karşıyayız. Bugün pek çok insan utanma duygusunu yitirmiş durumda. Eskiden birimizin başına bir iş gelse, tüm mahalle seferber olurken, bugün başımıza ne geliyorsa o mahalle sakinlerinden geliyor.  Eskinin zengin varlıklı ailelerine, medyaya yansıma biçimlerine bir bakın, bir de şimdikilere. Eskinin öğretmenine, memuruna, manavına, marketine, doktoruna, siyasetçisine, belediye başkanına bir bakın, bir de şimdikilere…

Bu gidiş ve ahlaki çöküşle Allah’ın sonumuzu hayırlı etmeyeceğine inanıyorum.

Umarım yanılırım…